West America, San Francisco, Haziran 2007



Kavisler Şehri!
Bu şehirde düz bir obje, yol ve köprü bulmak adeta imkansız.

Şehrin simgeleri
Lombard street
Golden Gate köprüsü
Coit Tower-Telegraf kulesi
Trans America gökdeleni
Alcatraz adası/eski hapishanesi
Deniz aslanları ve pier 39(rıhtım)
Viktorya stili evler

Bence gezimizin en güzel kısmı en sonunda saklıymış. Aslında yola çıkmadan bile bundan emindim, bu nedenle bu şehre koca 2 gün ayırdım. Yazımı okuyanlar gülecekler belki ama biz ailecek yıldırım hızı ile -hem de turda hiçbir ayrıntıyı atlamadan- gezmekte adeta profosyonelleştik. Şehre akşam üstü geldiğimiz için hemen gün batımını izlemek için Coit tower'a doğru yola çıktık. Oteli park sorunu nedeniyle şehrin dışından seçtik. Ama yol haritamız sayesinde hem şehrin birçok yerini gördük hem de istediğimiz yere çıktık. Şehri 360 derece gözlem imkanı sağlayan Coit kulesi, mesai saati bittiği için kapanmıştı. Ertesi gün yine gelip her ayrıntıyı objektiften kaydettik torunlara göstermek için.



San Francisco`nu düzgün mimarisi ve Viktorya stili evler



Alcatraz adası ve hapishanesi

Şimdilerde turistlerin yemekli gemi turlarında başlıca ziyaret mahalli olarak hizmet veren bu ada aslında bir hapishane. 1963 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış, ve sadece bir kişi kaçabilmiş, onun da akıbeti bilinmiyor. Kardeşimin ve babamın ısrarı ile bilet sırasına girmiştik ki 8 gün süreyle biletlerin bittiğini söylediler. Malesef gidemedik diyemicem zira uzaktan görmesi daha güvenli geldi bana.



Lombard Street-en virajli sokak



Hareketli araba yolculuğu, kavisli yollar, tümsekler sizi tutuyorsa bu şehre hiç gelmeyin. Lombard Street aslında upuzun bir cadde üzerinde minik bir sokaktır fakat şehrin en virajlı sokağı olması ile ün salmıştır. Birçok insan bu caddeden araba ile geçmek için sıraya girer, özellikle turistler, her biryanı rengarenk ortancalarla kaplı sokağın fotoğrafını çekerler.

Köprüler ve ben
Nedense köprüleri olan şehirler de bana çok medeni gelir. Çağdaş kelimesinden uzak bir medenilik zikrettiğim, medeniyet kalıntısı taşıyan şehirler kastettiğim. En güzel medeniyetler beşiği İstanbul'un, güzelim Boğaziçimizin de iki güzel gerdanlıkla süslenmiş olması belki de bana köprüleri sevdiren.



Mary Kate and Ashley Olsen ikizlerin oynadığı Bizim Ev dizisinin başında gördüğümüz o kırmızı köprü-Golden Gate köprüsü San Francisco'yu süsleyen birçok köprüden sadece biri. Birçok filmde gösterilen bu kırmızı köprü yürüyerek ve bisikletle de geçilebiliyor. Hatta köprüye gitmeden şehirde birçok bisikletçi "bike the bridge" -köprüyü bisiklet ile geç- kampanyaları ile insanları cezbetmeyi başarıyor. Zamanım olsa benim de listemin başında olan bir aktivite olacaktı, zira yapmadığımız şey değil -Burhaniye-Ayvalık otoyolunda tırların arasında gitmişliğim vardır, her gidi gençlik hey!.- Bisiklet ile yada yaya olarak köprü keyfi yaşamak isteyenlere duyurulur: Kalın kazak ve soğuk geçirmeyen türden polar yada benzeri ceket elzem bir ihtiyaç çünkü şehir bile Haziran sonunda uçuyordu. Bir de Chicago için "rüzgarlı şehir" derler halbuki onlar burayı görmeyenlerin hüsnü kuruntusu.



İşin polisiye yanına bakarsak, köprü girişinde intihar etmeye eğilimliler için bir uyarı "Umudunuzu kaybetmeyin, bizi arayın!"


San Francisco ve Treasure Island bağlayan Bay Bridge/köprüsü.

San Francisco ile Oakland bölgesini birlestiren Oakland Bay Bridge Treasure Island`dan geçer ve kıvrılarak körfeze bağlanır. O kadar ilginçtir ki bu ada hem özel bir mülk gibi sessizdir. Bu pek bilinmeyen yer bazıları için bir kaçıştır, bazılarına film sahnesi bile olmuştur. Şehrin iki yakası buradan temaşaa edilebilir. Bu gizli mekandan manzaralar:





O kadar çok fotoğraf varki gösterilesi, sığmaz. Son olarak Berkeley tepesinden kuşbakışı başka bir San Francisco!



Unutmadan Turk caddesi!
Bu sokakta şehrin birçok bölgesi gibi bana pek tekin gelmedi. Bu kadar evsiz insanı New York'ta bile bulmak bence mümkün değil. Hava kararmaya başladığında meydan çıkmaya başlıyorlar, parklara yataklarını seriyorlar. Keşke burada okusaydık ne güzel şehir demiştim ki annem güvenlik problemime parmak bastı. Haksız sayılmaz mahallemizde gece 3'te bile bankamatikten güvenle para çekip eve yürüyerek gelmek mümkündür. İlerleyen günlerde mahallemin olduğu mahallemin de fotoğraflarını yayınlayacağım inşaallah. Evsizlerin parkına yakın bir caddenin ismi de "Türk". İsmi ile müsemma olmasa da biryerlerde bilinmek güzel.



İki günlük turumuzun sonuna geldik, 7 gün bile yetmez dememize rağmen tüm gezilecek yerleri bitirdik, hatta ucağımız kalkana kadar göl sefası bile yaptık. Inanmazsanız buyrun!



West America, Santa Maria, Haziran 2007


Bir doğa harikasını daha görmenin verdiği hazla, Arizona'yı yavaş yavaş terkettik. Son durağımız ve en çok beklediğim, hazırlandığım ve muhtemelen seveceğim bir şehir olan San Francisco`ya gelirken Kaliforniya eyaletinin içlerinden geçtik. Amerika'nın en büyük doğal parklarından olan Yosemite Valley'i de görmeyi çok istemiştik, ne yazıkki yol uzayacak ve gece vakti dağ başında kalma ihtimalimiz artacaktı. Grup lideri olarak itiraz ettim, zira San Francisco birgünde bitmezdi.Marul ve lahana bahçeleri arasından taptaze bir Kaliforniya turu yaptık ve Kaliforniyanın Bodrumu Santa Maria`da konakladık.



Bir daha söylememe gerek var mı bilmem, deniz memleketleri e sevdiğim mekanlardır. En azından içinden, kenarından bir su geçer sevdiğim yerlerin. Ondan Santa Maria'yı da çok sevdim. İnsanları da sıcak ve yabancıları yadırgamıyor. Sabah kalkar kalkmaz meşhur Avila plajına gittik. Civardaki minik hediyelik eşya dükkanlarina baktıktan sonra mis gibi okyanusa doğru yürüdük. Bu kadar insanın neden plajda güneş banyosu yaptığını merak ederken, içimden "bunlar yine keyiflerini bilmiyorlar,yüzmekten anlamazlar" diye söylenirken "Dikkat köpek balığı" tabelasını gördüm. Demek ki bir bildikleri varmış.

Santa Maria`daki güzel manzaralı evler



Zaman fakirliğinden ve köpek balıkları yüzünden deniz sefamızı uzatmadık ve San Francisco'ya ilerledik.

West America, Grand Canyon, Haziran 2007


Bu esere bir doğa harikası demek bile bence büyük bir haksızlıktır. Allah'ın bize dünyada verdiği güzelliklerden sadece biri, ama çok güzeli. Kolorado nehri yıllarca yatağı milyonlarca yıldır akarak bu kanyonu oluşturmuş. Kanyon çok büyük ve içinde birçok nehir ve gölet var ama biz yukarıdan izledik.


Las Vegas`dan Grand Kanyon`a helikopterle gitmek istemiştik. Kişi başı $300 olarak toplam $1200 vermeyi düşündük ama hem uzun yolculuğun meşakkat hem de manzaranın tadını helikopter gürültüsünde çıkaramayacağımızı düşündükçe yine en guvenli karayolunu tercih ettik. önceki günün 6-7 saati bulan yolculuğun ardından birde 5 saatlik ikinci büyük tur kardeşceğizimi biraz yordu. Ama herşey güneşin batımında yakaladığımız müthiş Kanyon manzarası ile unutuldu.



Grand Kanyon`a giderken çöl manzaraları ilginçti. Arizona çölü derken sanırım gerçek manasıyla bir çöl beklememiştim. Hava birden karardığı için sokak lambaları bile olmayan bir yolda otel aramaya başladık. En yakın otel 50 mil ötede olduğu için biraz endişelendik. Neyse ki en sonunda bir otel bulduk ve yerleştik. Ertesi gün daha uzunca bir manzara için Kanyonla sözleştik.