West America, Los Angeles, Haziran 2007


Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz “road trip” gezimizi bu yıl Batı Amerika üzerinden yapmak istedik. Uzun zamandır batıya açılmaktı hayalimiz. Listemiz başta birkaç eyaleti kapsıyordu ama sonra babam çılgın, ben çılgın taa nerelere gittik. İlk olarak Los Angeles ile başladık gezimize.

Ünlüler diyarı, kayıp melekler şehri.
Los Angeles aslında İspanyol asıllı bir kelime. “Kutsal annemizin şehri ve meleklerin kraliçesi” anlamına geliyor. Bir başka rivayete göre “Kayıp Melekler Şehri” anlamında. Biz de bu melekler şehrini, ünlüler diyarını, meşhur Hollywood dünyasını görüp keşfetmek istedik.

Uçaktan iner inmez arabamızı kiraladık ve otele yerleştik. New York-Los Angeles arası tam 6 saat sürüyor. Uçtan uca en uzak noktası uçakla ancak 1 saat süren bir ülkede büyüdükten sonra 350 milyonun nasıl olup da bu ülkede kaybolmadığına şaşıyor insan. Sabah ilk işimiz "Sana dün bir tepeden baktım" demek için Griffith Observatory`e (Aslında rasathane ve gözlemevi) çıktık. Düzenlemeleri de çok ilginç rasathaneye arabayla çıkmak için rezervasyon yaptırmak gerekiyor, yada arabanı otoparka park edip onların sunduğu servisle tepeye çıkmak mümkün. bu ,işin bedavası yok mu derseniz, var tabiki; Los Angeles sıcağında yürüyerek tepeye çıkmak (takriben 20 dakika ve mümkünse kendinizi ordan aşağı bırakmak-inmek için enerji kalmayacak ya). Tahmin edeceğiniz gibi servis aracını aldık ve kişi başı $8 karşılığında doya doya bir Los Angeles manzarası izledik.


Yoğun bir sis olduğu için manzaranin tadını çıkartamadık. Bir de içeride bizi bekleyen astronomi gösterileri de hiç mi hiç ilgimizi çekmedi. Meşhur Hollywood yazısını görüp hatıra fotoğrafı da çektirmesem çok üzülürdüm.


New York'un kışın manto delen soğuğu, yazın asfalta yapıştıran nemli sıcağına alışmışız, dört yanı palmiyelerle çevrili bu şehir bize cennet gibi geldi, yadırgadık biraz da. Yollarda palmiye, bahçelerde palmiye, Wal-mart bahçesinde hatta Starbucks yanıbaşında bile palmiye heran tatildeymiş hissi veriyor insana.

İlgimi çeken yapıları zoomlarken, bu tüneli bir araba markası reklamında da gördüğüm aklıma geldi.


Adet yerini bulsun diye diğer turistik mekanlara da gittik. Meşhur Holloywood filmlerinin çekildiği Universal Studios/studyoları, Hollywood, ünlülerin ödül törenleri için poz verdiği ve üstünden geçtiği kırmızı halı ve diğer yerleri de görmüş olduk.

Bu tip uzun geziler yaparken, hem klasikten şaşmamaya hem de az bilindik yerlere ayak basmaya önem veririz. Los Angeles aslında ispanyol nüfusu baskın kültürü, İstanbulu hatırlatan trafiği (hatta biz daha şanslıyız), palmiye ağaçları ve Laguna Beach ile çok ilginc biryer. Diğer bir yandann tipik bir Amerikan eyaleti; heryerde Macy's, Wal-mart ve Starbucks bulmak mümkün. Bazen başka bir şehre geldiğini bile anlamak zor parklarda çocukları ile doya doya piknik yapan İspanyollar olmasa. Rotamızı Meksika tarafına çeviriyoruz, bekle bizi San Diego!